46.bölüm 2. fragmanın bütünüyle Mehmet-Hülya üzerinden yürümesi ile
ben zaten ekipten “ağlatacağız” sinyallerini aldım ki Memo yani benim hayatıma
anlam katan iki çocuk,Poyraz ve Rüzgar,ben nasıl ağlamayayım..
Gün ortası
#OnuBanaBağışla hashtagi de gelince ağlama potansiyelimi ben bir iki kat
arttırmaya karar verdim,doğru kararmış,gecenin sonunda gözlerim o kadar çok
yandı ki uyuyamadım.Kendimi ağlamaya bu kadar hazırlamışken gülerek başlayınca
bir duygudurum bozukluğu yaşamadım değil..
"Vermem ben oğlumu,vermem"
Melek ve Hüseyin’in boşanması..Ben bu aşkta
başından beri Hüseyin’e kızgındım,Zeynep’in de Melek’in de davranışlarını
tolere edebilirdim ama Hüseyin’in bu doyumsuzluğuna,mutluluğu için iki kadının
hayatında yarattığı mutsuzluğa tahammülüm yoktu.Melek’in o klinikteki süreci
onun için bir arınma gibiydi,döndüğünde “melek” gibiydi..Hırslarından,kötü
düşüncelerinden,kendine asla oturmayan bencilliğinden arındı o.Sevmiyor değil
Hüseyin’i ama sevgi yetmiyor işte bazen,yaşattığı acının yükü daha ağır basıyor
sevginden.
Zeynep’in sevgisi ise acılarına karşı koyamadı kızından aldığı
güçle,bekledi,sabretti ama son cümlesi yine “hayırlısı olsun” oldu.
Yoruldu
çünkü yıllarca aynı yatağı paylaştığı adamdan sevgi görememekten,haklı.Ama
Süheyla hanımın dediği olacak inşallah Hüseyin unutturacak acılarını ona.
“Madem kalp ağrısı çekecek kadar seviyorsunuz,azıcık
sabredeceksiniz”
“Ben hep burdayım Hüseyin,içinde sen olmasan da bizim bi
evimiz var.”
“Sürüklenme artık,sevmediğin hayatları yaşamayı
haketmiyorsun”
“Napcan?”
Hazer’in kendinden başkasının aşkına saygı duymadığını düşünmeye ve Hülya’ya hislerinden daha fazla rahatsızlık duymaya başladım;İpek’in “Aşk senin tekelinde mi?İran şairleriyle tanıştırdın mı Hülya’yı” cümlesiyle de pekiştirdim bunu.
Nilay’ın kız isteme telaşı hepimizin yüzünde bir tebessüme
hatta belki kocaman bir kahkahaya sebep oldu.
Çelenkgillerden çiçeğimizle,çikolotamızla,bileziğimiz
ve çakma Kerim Cevher’imiz Arda’mızla düştük yollara derken Hatice hala da sevdasının son vuruşunu yaptı.
#NilAt aşkı Hayat Şarkısı’na can kattı ama biz
onları bi yeşertip,büyütemedik.Cem yine bir bomba etkisiyle bütün güzelliklere
son verdi.
“Atıf bey şirketler grubumuzun güvenlik şefi”
“Az tuzlu,sade!”
Atıf’ın ummadığı kadar gözü dönmüş Cem’in.Gündüz vakti,
Kerim ve Hüseyin’in daha önce hiç bilmediğimiz bir mekanda yiyecekleri yemekten
nasıl oldu da haberi oldu ve plana koyuldu,bu benim aklımda bir soru işareti,Orhan’ın
tarifsiz hareketleri,mesajlaşmaları,bakışmaları beynimi patlatıyor.
Cem zaten
akıllı bir adam değil ki,o beynini kafatasında değil başka bir yerde
taşıyanlardan,ölümlerden ölüm beğenesi yaratıklardan.Yanarak öldüğüne
inandığımızda bile yüreğimiz soğumadı,nasıl bir son bekliyor onu,hangi ölüm
ceza olur ona?Rafet denilen adamın işleri bunlar,yoksa Cem mümkün değil
altından kalkamaz onca şeyin.Parayla akıl tutmuş kendine,adını da Rafet koymuş
işte.Para için gözlerinin önünde bir araba dolusu insanı öldüren Rafet,sizin
mükemmel planınız takır takır işleyip para eline geçtiğinde seni sağ bırakır mı
sanıyorsun Cem!
Kendi evladına merhameti olmayan,gözünü hırs bürümüş insanları hele ki geçmişinde Hülya’ya yaşattığı gibi olaylar yaşatmış olanlar için diyecek sözüm yok.Hayat Şarkısı öyle güzel ilerliyor ki hayatın her noktasında,hayatın her notasından alıyor.Ama bu güzel işin,bu mükemmel ekibin bir eksisi var o da elinden geleni yaptığına inandığım ama rolünün hakkını veremeyen Recep Güneysu.Bu bölüm Birkan Sokullu ve Tayanç Ayaydın yine gözleriyle dakikaları geçirirken bir kez daha tekrarlamak istedim.Olmadı,yazık oldu!
Cevher ailesinin cevherlerini bize bağışla!
Kerim’in Cem’e “it”diyişini nasıl özlemişim!
Ama senin ölümün Filiz’in elinden olacak,eminim!
Kendi evladına merhameti olmayan,gözünü hırs bürümüş insanları hele ki geçmişinde Hülya’ya yaşattığı gibi olaylar yaşatmış olanlar için diyecek sözüm yok.Hayat Şarkısı öyle güzel ilerliyor ki hayatın her noktasında,hayatın her notasından alıyor.Ama bu güzel işin,bu mükemmel ekibin bir eksisi var o da elinden geleni yaptığına inandığım ama rolünün hakkını veremeyen Recep Güneysu.Bu bölüm Birkan Sokullu ve Tayanç Ayaydın yine gözleriyle dakikaları geçirirken bir kez daha tekrarlamak istedim.Olmadı,yazık oldu!
“O güzel gözlerini bi daha görebilecek miyim bi’tanem,bebeklerimizi
bi daha koklayabilecek miyim,ne kadar korkuyorsundur şimdi kim bilir.Kollarıma
alabilsem seni,burdayım korkma diyebilsem.”
Kerim’in Cem’e hiç dinmeyecek öfkesi,Hülya’nın hiç kapanmayan
yarası #HülKer aşkını daha da güçlendirecek biliyorum.Çünkü sıradan bir aşk
değil onların ki,sabırla,emekle,sevgiyle işlendi onların aşkı.Ekran başında
bizi en çok hapseden şey de bu oldu belki de,hayatın çok içinden ama çok
mucizevi,çok içten ama çok efsanevi.
"Yine de ben hep seninim,Yine de sen ille de sen.."
Annelik..
Süheyla hanımın anneliği,Zeynep’in anneliği,Hülya’nın anneliği,Melek’in anneliği,Aysel ablanın anneliği,Zeynep’in annesi,Hülya ve Melek’in annesi,Nilay’ın annesi,İpek’in anneliği..Her birinde ayrı bir his var almak isteyene,her birinde ayrı bir yara var görmek isteyene..Öyle bağıra bağıra söylemeden,gözümüze sokmadan,ince ince öyle güzel aktarıyorsunuz ki,hayran kalmamak,tebessüm etmemek,ağlamamak,imrenmemek elde değil.
26. bölümde Filiz Memo’yu almak için Cevherlerin kapısına
dayandığında da Hülya aynı tepkiyi vermişti 46. Bölümde Cem Memo’yu istediğinde
de aynı tepkiyi verdi.Bahar’ın kendi kızı olduğunu öğrendi,Düğme katıldı
aramıza ama Hülya Memo’dan asla vazgeçmedi.
Söz konusu Memo olduğunda Bayram
babayı bile ezip geçmeyi bilirdi ama yapamadı,Bayram baba ağır bastı.Sanki gözlerimin
önünde yaşandı o sahne,sanki Memo’yu benden alıp götürdüler,sanki Hülya benmişim
gibi;öyle güzel yansıttı ki Burcu Biricik!
Karşılıklı o kadar güzeldi ki Hülya
ve Bayram Cevher,gözyaşlarımızın hızına yetişmek ne mümkündü.Bayram baba ve
Memo’nun arabayla evden ayrılışıyla yüreğimiz parçalandı,liğme
liğme..Çaresizliği,evlat sevgisini,acıyı en derinde hissettik,yaşamasak bile.
“Kerim eve dönsün istiyorum,dünyada başka hiçbir şey
istemiyorum,Kerim eve dönsün istiyorum!”
“Sana yemin ediyorum,gerekirse önce seni sonra da kendimi
öldürürüm yine de oğlumu bırakmam,sen bu değilsin,sen benim çocuğumu alamazsın
benden.”
Biliyorum bir planı var Bayram babanın,eminim hatta ama,”ama”ları da çok işte!Korkuyorum!Bayram babaya bir şey olmasından çok korkuyorum,Cevherlerin çınarına bir şey olacak diye ödüm kopuyor.Evden ayrılırken,merdivenlerde attığı bakışları da tanıyorum;veda bakışları onlar,korkuyorum!
“Allah şahidim olsun,canım pahasına bile olsa oğullarımızı eve
geri getiricem”
“Baba olmak ne zaman kolay olmuş ki zaten”
Poyraz ve Rüzgar’ı az çok takip eden biliyordur “Kırmızı
Balık” şarkısını ne kadar çok sevdiklerini,o çocuk şarkısını gelin bir de Ahmet
Mümtaz Taylan’dan Bayram Cevher farkıyla dinleyin,ne gözünüzde yaş kalıyor ne
yüreğinizde bir parça.Türk dizi tarihine çocuk şarkısıyla ağlatan ilk dizi diye
de geçmiştir!
Çokzel bir etkinlik vardı Hayat Şarkısı fanları
arasında.Hep diyoruz ya “Salı günü #HayatŞarkısı günü” diye buradan yola
çıkarak arkadaşlarımız şahane bir fikir paylaştılar bizlerle “Hayat Şarkısı
Nedeniyle Kapalıyız” yazıp kapılarımıza astık,hem biz izleyicilerin sevgisini
gösterebilmek hem de ekip içerisinde farkındalık yaratmak için çok önemli bir
adımdı,çokzel oldu;devamı da gelecek benden söylemesi!
Yorumlar
Yorum Gönder