"Orası gerçek mahkeme hanfendi,orada sadece gerçekler
konuşulur."
|
En dramatik haliyle Hülya ve Kerim’in mahkeme salonuna girişiyle 43. Bölümü noktalamıştık,Kerim’in Hazer’in adamını görmesiyle benim içimde bir umut filizlenmişti elbette ama o kadarını da beklemiyordum ne yalan söyleyeyim;Kerim ne rol yaptı arkadaşlar!Hülya’yı çıldırtırken hakime hanımıen derin hüzün kuyularına bıraktı,Hüseyin ve Zeynep’e ise gülmek yakıştı.Birkan Sokullu’ya yakışır şekilde izlediğimiz bulutların kıvırcık prensi Kerim Cevher resmen ağlatırken güldürdü.Ve Birkan Sokullu bir kez daha devleşti.Kerim’in bu hallerini çok seviyorum,bayılıyorum.Ailesi için çabalayan,sevgisinin arkasında duran,küsüp kaçmayan,hayatın tüm renklerine meydan okuyan Kerim Cevher’i çok seviyorum.Fakat Kerim’i mahkeme sabahında boşanma düşüncesine teslim olmuş halinden hakim karşısında “Ben karımı seviyorum sayın hakim.Bizimkisi dünyanın en güzel evliliği,Beni sevmediğine inanmıyorum,inanmıyorum buna asla,o bensiz yaşayamaz,ben de ben de aynen öyle.Biz birbirimiz için yaratılmışız.” diyen aile babasına dönüştüren şey Hazer faktörü mü aşk faktörü mü?Bayram beyin de dediği gibi “ Ya o mahkeme kapısına gitmicen ya da gittiğin zaman artistlik yapmıcan,bu budur!” zira mahkeme çıkışında Mehdi’yi görmek Hülya’nın kırık parçalarını onarmaya çalışan Kerim’in önüne geçip o kırık parçaların kalbine batmasına neden oldu diyebiliriz.Ama Kerim bu,yeni yeni öğreniyor bu hayatı,kabuğunu henüz kırdı,adaptasyon süreci zaman alıcak gibi.Neden mi?Hülya’ya “asın beni sayın hakim ben karımı elin adamına kaptırmak istemiyorum” demek yerine “ben karımı seviyorum,ben #OnuSeviyorum “ demeliydin ki Hülya’nın yaralarına derman olabilesin…Hülya’ya her sinirlendiğinde “sen git kendine ….. birini bul” demekten vazgeç Kerim,ellerinle yeniden inşa etmeye çalıştığın #HülKer’i sözlerinle yıkma!
“Mahkemede hisli nutuklar atacağına yüzüme söylesedin o içten
duygularını iş bu hale gelmezdi”
|
Bizim kıvırcık paşamızı kendi dünyasından bu dünyaya
çekebilmek için hep bi uyaran gerekli ne yazık ki,Hülya’dan duyduğu ”Karar ne
çıkarsa çıksın ben seni bugün boşadım Kerim Cevher!” gibi..Uyaranı aldığında
mükemmel bir eş,şahane bir sevgili,ideal bir baba oluveriyor..”Sen bu kadar
öfkeli,anlayışsız,ters olmazsın,bu sen değilsin,noluyo bi’tanem?Sana yaklaşmaya
çalıştıkça sürekli kayalara çarpıyorum,nolur bana bi yol göster nasıl
ulaşabilirim sana,her yaptığım batıyo..”Sen gidiyordun be Kerim!Sen ne
eziyetler ettin o kıza,sarhoş oldun içindeki tüm nefreti ona kustun,sarhoş
oldun eski sevgilinle onun ayağına geldin,kızdın,küstün,gittin,sen hep gittin;o
hep kalan oldu,kalıp #HülKer için çabalayan,senin dertlerinle de senin başına
açtığı dertler de uğraşan hep o oldu,sen hep gittin..
Mahkemenin “3 ay” ertelenmesinin ardında nasıl sürprizler var
merakla bekliyorum.
Kerim’in küçük Kerim’i duyması #HülKer’e dair bir azalıp bir
çoğalan umutlarımı yeniden yükselişe geçirdi.Darısı Hülya’nın başına..
"Seni seviyorum sayın hakim"
|
Cevher malikanesinde akşam yemeği vakti geldiğinde Bayram
baba ve Süheyla annenin “mimik ailemin” boşanmaması üzerine göbek atması,Aysel
abla ve Süheyla hanımın “ferahlık baklavası”,Zeynep’in şık masa
hazırlaması,Cevherlerin sevindiklerini belli etmeme çabası Hülya’nın canını daha
çok acıttı,kaybettiğini düşündüğü mutluluk,hep özlemini çektiği aile ortamına
veda etme zorunluluğu,o sofrada yaşadığı her an bir kıymık gibi yaktı
canını.Gözyaşlarımızın çeşmesi de açıldı elbette..Ondandır Hülya’nın bu
dengesizliği Kerim’ciğim,ondandır ne zaman tersi döneceğini bilmemen..Tıpkı bir
zamanlar Hülya’nın senin için hissettiği gibi..
Hazer’in belalısı İpek tabiri caizse “sıyırmış” haliyle önce
Zeynep’e çattı,Hülya’ya çatmak için gittiği kafede ise Kaya’nın gazabına uğradı.Hülya’nın
olanlara tepkisini Hazer’e birebir iletmek istemesi ile virgülü konmuş bir
cümleyi tamamladık,Hazer Hülya’yı Cem’in şirketinde çalıştığı dönemde iş
anlaşması sırasında görmüş,sözüm ona Hülya’ya iyilik yapmak için Hülya’nın
işten atılmasına engel olmuş..İlk gördüğüm an demişti,İlk gördüğüm an
vuruldum.Bu demek oluyor ki Hazer İpek ile birlikte olduğu dönemde Hülya’yı
görmüş,o zaman vurulmuş,nereden baksanız 6 yılı var yani.Hülya yaşanılan tatsız
olaylardan Hazer’i haberdar ederken,Mehdi’nin mahkeme kapısında başka bir
nedenle bulunduğunu öğrendik fakat Hazer bu,boş atar mı,asla!Hülya’ya olan
duygularını açıklamaktan bir an olsun çekinmiyor “Harap olmaktan niye gamlanayım,harabenin
altında padişah hazinesi var” sözüyle Hülya’yı Kerim cephesinden tekrar tekrar
yaralıyor.Bu sırada Cem’in mezarının boş olduğu haberinin alınması,Hülya’nın
güvenliği atlatarak Hazer’e gelmesi büyük endişe uyandırırken Kerim de eli kolu
bağlı oturmayacaktı tabi..Ama Kerim işte bu,Hülya Kerim’in onu kıskandığını
düşünüp mutlu olurken Kerim yüzüne yüzüne “seni kıskandığım için gelmedim”
diyince Hülya’nın damarına bastı haliyle,biz Hülya’yı böyle seviyoruz ama.
Bayram baba ve Hülya’nın baba-kız hallerini özlemiştik,Düğme’nin
doğumunda gözyaşlarıyla izlemiştik en son onları.Hep söylüyorum Bayram babanın
Hülya’ya hissettiği babalık duygusu bambaşka,ne Bade ne Hüseyin ne Kerim ne
Zeynep..Ve bence bunun altında yatan sebep ne Hülya’nın annesinin Bayram
babanın eski sevdalısı olması ne de Hülya’nın babasının Bayram Cevher’in
candostu olması…
Düğün dernek kurulsun diyebileceğim #NilAt çiftinin güzelliği
peki?Atıf’ın iş çıkışı Nilay’ı alıp kahvaltıya götürmesi,sandalyesini çekmesi,çayına
şeker atıp karıştırması,ekmeğine reçel sürmesi,hesabı ödemesi,arabanın kapısını
açması,üstü kapalı bekarım demesi Nilay’ın içine aşk ateşini düşürürken buzlar
şövalyesi Atıf abimizin de yüzünde güller açtı.
Hatice halanın Kerim’i görünce cin çarpmışa dönmesine çılgın kahkahalar atmayan var mı aramızda?Peki Cevher erkeklerinin rakı masasında gerçekleri gün yüzüne vurdukları hallerine hayran kalmayan var mı?Ahmet Mümtaz Taylan bu bölüm daha da bir devleşti gözümde,o nasıl sarhoşluktu öyle!Bayram baba ve Kerim’in sarhoşluğuna rağmen Hüseyin’in aklı başındalığına kalp gönderiyorum ama en büyük kalbi sarhoş bi halde Hülya’yı izlemeye koyulan ve Hülya’nın bezgin ve kendinden emin bir şekilde “şimdi nereye gidiceksin” sorusuna yatağın diğer ucunu gösterip koala misali Hülya’ya sarılıp,Hülya’nın göğsünde sızan,sabaha kadar hareket etmeden en huzurlu uykusunu uyuyan ve Hülya’nın kalbinin kapısını yeniden aralayan Kerim’e gönderiyorum.
Son 2 bölümde Hülya’nın Düğme’ye yeterince vakit ayıramamasına,Düğme’nin bu şefkatten eksik kalmasına,Hülya’nın anneliğini doyasıya yaşayamamasına o kadar çok söylendim ki bu bölüm gördüğüm bu sahne yüreğimin yağlarını eritti.
Mahir’in “acık” saldırıya uğraması Hülya’nın kulağına
ulaştığındaysa Hülya’nın 5.çocuğu Mahir için nasıl endişelendiğini gözlerimizle
gördük.Bu olayın da patlamasıyla Cem’in sinyalleri giderek yaklaşıyor mesajı
verildi.
Cem üzerine yoğunlaşan şüpheler Mahir’in saldırıya
uğramasıyla güçlenirken DNA testi için açılan mezarın boş çıkması,Mahir’e
saldıranların azmettiricisinin Rafet yani Cem’i Kerim’in yanından alıp götüren
sözde Nurgül’ün adamı olması Cevher
ailesini iyiden iyiye gererken Melek’in hastaneden çıkıp,hayatına çeki düzen
verme çabası,”paçasındaki tüm birikmişleri silkelemesi”,önce Hüseyin’den
kurtulması sonra kıyafetlerinden kurtulması tüm bu gerginliğe rağmen yüzümüzü
güldürdü.Kerim’in Mahir’i ziyarete gelmesiyle Mahir’in Hülya’dan uzak durma
çabasına gülmeye devam ettiysek de Cem pisliği gülüşlerimize engel olmak
konusunda sınır tanımadı.Hülya’nın zihninde de tam anlamıyla kesinleşen “Cem
yaşıyor” düşüncesi odak noktamız oldu.
Hülya’ya gönderilen kırmızı güllere atıfta bulunarak Cem’in kırmızı güllerle karşımıza çıkması da ekibin muhteşemliğinin bir göstergesi.Cem’in en çirkin oyunu bu,son hamlesi mi bilmem ama en çirkini!
43.bölümde Süheyla hanımın annelik içgüdüsüne şahit olmuştuk
bu bölümde Hülya’nın..”Annelik” temasını nasıl güzel işlemek bu,nasıl yüreklere
dokunmak,nasıl içimizi hırpalamak?
Herkese,her şeye katlanabilirim,Hülya ve Kerim’in
ayrılmasına,Bayram babaya ama Memo,Memo benim zayıf noktam,canımın içi,gözümün
nuru.Kerim’den öte Memo beni böylesine yıkan..Böyle burada bıraktılar,hem de
fragmansız..Heyacanımız zirvedeyken Burcu Biricik girdi huzur veren sesiyle “asla
vazgeçmedim” dedi,yeni günüme umut oldu..
Bugün 1 Mart,baharın gelişiyle doğanın uyanışıyla içinizdeki
tüm güzellikler de yeşersin dilerim!
Yorumlar
Yorum Gönder