Pazartesi günü aldığımız haber ile #HayatŞarkısı ailesi
olarak biraz üzüldük,kızdık,kırıldık.Salı günleri ile
özdeşleştirdiğimiz,hayatımızı şekillendirdiğimiz #HayatŞarkısı’nın Pazar gününe
alınıp saat değişimi yapılması hem kanalın bu güzel işe yeterli değeri ve
katkıyı sağlamaması nedeniyle hem de finale göz kırpan yorumlar nedeniyle canımızı sıktı.
Unutmayın,
#BizeHerGünHayatŞarkısı
Unutmayın,biz bir
aileyiz
Unutmayın,#SalıGünüHayatŞarkısıGünü
Unutmayın,bu ekip
daha çok güzel işler yapacak!
Bayram babaya bir şey olacağından o kadar emindim ve bundan
o kadar çok korkuyordum ki Kerim’in vurulmasıyla hem çok büyük bi şok yaşadım
hem de çok çok üzüldüm; Hayat Şarkısı işte ters köşe..
Cem ve Rafet’in köstebeği Orhan’dı,46. Bölümden belliydi. Orhan
Cevher ailesine bunu nasıl yapabildi hala inanamıyorum!Mahir verdi cezasını,bir
güzel benzetti adamı,dahasını da hakediyordu aslında ama bu kadarı da yetti.
"Sen ne biçim adamsın,kendini mi sattın?Kendini satmanın bu
kadar kötüsü olur mu?"
Hülya’nın evlatlarını her şeyden önde tutması ölümle burun
buruna gelmesine neden oldu.Kaya’mız,abimiz,canımız yetişti imdadımıza,kurşun
da Kaya’yı sıyırdı geçti ama ne Kaya vazgeçti muzurluğundan ne de ekip vazgeçti
bizi ağlatmaktan!
"Allah Allah yiiiaaaağğğ"
Aksiyon filmlerine taş çıkartacak sahnelerdi ve bir o kadar
da hayran kalınası Bayram babanın aklına.Polis ekiplerinin Bayram baba ve
Memo’ya tam vaktinde yetişmesi,Cevher evine girişleri,Cem’in adamlarını alt
edişleri,Kaya-Mahir-Arda’nın ev halkını koruma çabasını ağzımız açık izledik.
Cem’in sonu da geldi,Filiz ateşledi;Kerim’in her yumruğunda
içimizdeki öfke bir nebze olsun azaldı taa ki Cem Kerim’i vurana kadar,azalan
öfkemizin yerini daha büyük bir nefret kapladı.
Kerim vuruldu,Kerim’im vuruldu!Her ne kadar benim zayıf
noktam Memo desem de Kerim’e de dayanamıyorum,Hülya’ya da.Memo bambaşka Kerim
bambaşka.Kıvırcığımız o bizim,bulut prensimiz,mimik babamız.
"O güzel gözlerini bana bi kere göster."
#HülKer’in aşk notası bizim ruhumuza işliyor.Hülya’nın
Kerim’in haberini aldığındaki bitkinliği,Kerim’in ameliyat esnasında kalbi
durduğunda hissetmesi bu “aşk”ın büyüklüğünü bir kez daha vurguladı.
Yoğun bakım odasından da bir #HülKer geçmedi dedirtmeyiz!
"Elini yemin ediyorum bi daha hiç bırakmıcam!"
Hülya’nın sesini duyunca ellerini sıkan,gözlerini açan Kerim
sanki kalbi hiç durmamışçasına muzurluklarına ara vermedi,hem gülümsettiler hem
ağlattılar yani yine.Bizim gibi hayranlıkla izleyen biri daha vardı
onları,Bayram baba..
Süheyla hanım ne zaman sinirlense lafları bir bıçak misali
herkesin yüreğine sağlanıyor,Kerim de bu huyunu anasından almış anlaşılan.Tüm
bu olanları Hülya’ya yüklemesi ekran başında bizi sinirlendirdiği kadar Bayram
babayı da sinirlendirdi ki Süheyla-Bayram aşkında en büyük zıtlaşmayı izledik.
"Kendine kurban bulunca için mi rahatlayacak Süheyla Hanım,şu
içerde yatan,canımdan çok sevdiğim adamı,çocuklarımın babasını ben bu hale
getirdim!"
Hülya her ne kadar “annelik” dese de kabullenmiyorum asla
çünkü annelikse eğer bu,acıysa eğer Hülya o evde kimseyi sağ bırakmamalıydı
yaşadıklarından sonra!Bayram baba kabullenemedi ama bu sözleri,bu bakışları,bu
kini;çünkü herkes gibi o da haketmedi.Evlatları için kendinden vazgeçen,yeri
geldiğinde fedakarlıkların en büyüğünü yapan,yeri geldiğinde komikliklerin en
güzelini yaşatan,yeri geldiğinde sinir harbinin en yüklüsünü yaşayan,kendi
evlatlarından sonra başkalarına da baba olan,adam gibi adam!Süheyla hanım ise
bu bölüm oldukça sessiz oldukça kızgın oldukça üzgündü,bu sessizliğin fırtınası
nasıl kopacak diye düşünürken ilk vuruşu yaptı Hülya ve Kerim’in kendi evlerine
taşınma fikrine “defolun” diyerek cevap verdi,bunlar artçılar ama büyük deprem
için beklemedeyiz.
"Ben bu aileyi ayakta tutmak için kendimden bile vazgeçtim."
Hazer’in hastanede ne işi var diye sorgularken Melisa’nın ölüm haberine bağlanınca Torunbaş
ailesiyle tanışma fırsatı bulduk.Baba gerçek bir Torunbaş’mış meğer;katı,soğuk,uzak.. Hala;yaralı,üzgün,anaç..Hazer’e diyecek sözüm yok,kimi
zaman takdir ediyorum kimi zaman nefret ediyorum anlaşılan o ki gelecek
bölümlerde nefret katsayımız daha da artacak Melisa’nın ölümünden Kerim’i
suçlaması nedeniyle. Kerim mi şimdi Melisa’nın ölümünün nedeni?“Psikolojik”
olarak sapkınlık düzeyindeki bir kızı bir kliniğe üstelik yurtdışına tek başına
gönderip,yalnız bırakınca suçlu olunmuyor da kızın aşık olduğu adam mı suçlu
oluyor?Kinine başlatma Hazer efendi;sen bir evli bir kadına aşık
olup methiyeler düzerken sıkıntı yok ama..Senin cehennemin kim olucak?Bekle ama
sen bekle #HülMah geri dönüyor!Hülya’nın heyecanı ve özlemine daha önce Kerim
ile yaşadığı diyalogda şahit olmuştuk ama Mahir’in de bu kadar özlediğini
bilmiyorduk.İkisinin hastane koltuğundaki o heyecanları,şirin
halleri,tatlışlıklarına hepimiz gülmüşüzdür.Şanslı kişileri de belirledik gibi;
-İpek,Hatçe Hala,Süheyla hanım…Bakalım bu liste nasıl
değişecek?Benim takıldığım bir diğer konuda Mahir ve Hülya’nın bu
konuşmalarından sonra yaşananlar;Kerim’in Hülya’yı çağırmasına bozulan Mahir’i
Bayram babanın göndermesi..
"Helvalı pamuk olmuşsun sen şef."
Süheyla hanım ve Bayram baba aşkında onarılmayacak
kırıkların üzerine Hala Torunbaş’ın bir anda ortaya çıkışı hepimizi
işkillendirmişti ama bu olayın bu kadar tatlı,bu kadar hüzünlü bağlanacağını
hiç düşünmemiştim doğrusu.Hüseyin-Zeynep-Melek meselesinde Hüseyin’e kızdığım
kadar Süheyla-Bayram-Hala Torunbaş meselesinde Bayram’a o kadar üzülüyorum.
"Benden uzakta da olsa yaşadığını,nefes aldığını bilmek benim
için dünyalara bedel!"
Bade ile konuşurken söylediği “senin annen benim yaralarıma
pansuman oldu” sözüne de,köye gittiğinde Hülya’nın annesi Emine’yi gördüğünde
gözleriyle yaşattığına da,Süheyla hanıma da milim milim üzüldüm.Bayram’ın
yaralarına bir başkasını pansuman etmesini elbette hoş karşılamadım ama
“yaralarına” daha çok önem verdim nedense.Hala Torunbaş’tan dinlediğimiz
şarkının sözleri ise oldukça manidar;
Meyhane kapısı açık
bu bir mecaz değil,bir hakikattir!
Bu uzun,son
bulmayacak bir hikayedir,sonu olmayacak,sonu olmayan bir hikayedir.
Mecnunun yüreğinin
yükü ve Leylanın lüle lüle saçları..
"Ben ölsem de gitsem de hep bi gözüm üstünüzde olucak."
Bu bölüm ne kadar çok Bayram baba dedik,iyi ki de
dedik!Bayram baba mükemmelliği daha da çok sunulsun gözlerimize,daha bir örnek
olsun herkese.Evlatları ile girdiği her diyalogda gözyaşlarımız pıtır pıtır
döküldü.
"Komik telaşlı Bayram babam, kendi annemmiş gibi gözlerimin içine bakan Süheyla annem,altın kalpli Hüseyin abim,deli dolu eltim,tatlı bıdık Bade,cefakar Aysel abla,fedakar güzel Ceylan,küçük prenses Ceren .."
"Artık bir an önce kendi dünyamızı kuralım."
Hülya ve Kerim’in kendi yuvalarına geçişi,haftalar sonunda
evlatları kucaklarında onları yanyana görmek bana büyük bir ödül oldu.Düğme’ye
artık “Emine” denmesi aradan geçen zamana minicik bir dokunuş yapıp yüreğimi
aydınlatıp yüzümü güldürdü.Güzel günler göreceğiz,#HülKer’li günler!
Hoşgeldin Ayça Varlıer,hoşgeldin Mahsa!
Yorumlar
Yorum Gönder